DOĞUM BORÇLANMASINDAKİ ADALETSİZLİK

aciklama

DOĞUM BORÇLANMASINDAKİ ADALETSİZLİK

Kanun koyucu, kişilerin çoğu kez kendi iradeleri dışındaki nedenlerle sosyal sigorta kapsamı dışında geçirdikleri zamanları sosyal sigorta kapsamında geçmiş gibi sayabilmek ve bu sürelerin sosyal sigorta bakımından değerlendirilmesine imkân sağlamak amacıyla borçlanma haklarını düzenlemiştir.

Hemen hepimizin aşina olduğu üzere; Askerlik Borçlanması, Yurt Dışı Hizmet Borçlanması ve Doğum Borçlanması hizmet borçlanması türleridir ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda sigorta kapsamında kabul edilmeyen veya prim ödemeksizin geçen bazı sürelerin primlerinin daha sonra ödenerek, prim ödeme gün sayısını ve sigortalılık süresini artırmak amacıyla düzenlenmiştir.

Kanundaki düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, doğum borçlanması gebelik ve analık dönemlerinde sosyal güvenlik haklarının korunması için kadınlara üç defaya mahsus olarak verilen bir haktır. Doğum tarihinden sonraki iki yıllık süreyi, hizmet akdine istinaden bir işyerinde çalışmamasıyla birlikte çocuğun yaşaması şartıyla borçlanma getirilmiştir.

Buraya kadar her şey normal ancak yurt dışı ve askerlik hizmet borçlanmalarının yapısında olup doğum borçlanmasında olmayan bir husus var. Askerlik ve yurt dışı hizmet borçlanmalarını, sigortalılık başlangıç tarihinden öncesi için yapabilmek mümkün hatta sigortalılık başlangıç tarihini borçlanılan süre kadar geriye çektiği için büyük bir avantaj da yarattığı durumlar olabiliyor.

Ancak doğum borçlanması için sigortalılık başlangıç tarihi öncesinde işlem hala ve hala tartışmalıdır. Kurum uygulamalarına bakıldığı zaman kati surette sigortalılık başlangıç tarihi öncesine doğum borçlanması yaptırılamamakta. Kanun koyucu, sosyal adalet çerçevesinde çıkarları düşünerek hareket ettiği halde bu noktada fikrimce bir hata yapmıştır.

Günümüzde binlerce kadın çocuk doğurduktan sonra iş hayatına atılmış vaziyette ve halen atılmakta. Dolayısıyla çocuk doğurmanın kutsallığının hakkını verebilmek için sigortalılık başlangıç tarihinden öncesi için de, yine fikrimce belirteyim, doğum borçlanması izni verilebiliyor olması lazım.

Bunu çözümü kısa vadede çok sayı da başvurunun yapılmasıyla talep yaratılmasından geçebilir. Gerek kurum, gerekse yargı tarafına olacak çok sayıda başvurunun ilgili mercilerce incelenmesi ve değerlendirilmesi bir yol açabilecektir. Örneğin; birden farklı Yargıtay içtihadının ortaya çıkmasını takiben bir birleştirme kararı mevzuatın da değiştirilmesi ve başvuru süreçlerinin kolaylaştırılması hususunda büyük adım olur.