GERÇEK FAYDALANICININ TESPİTİ HALİNDE, VERGİ KANUNLARI DIŞINDA SOSYAL GÜVENLİK KANUNU AÇISINDAN DA İŞLEM YAPILMALI MI?

  • Ana Sayfa
  • Makaleler
  • GERÇEK FAYDALANICININ TESPİTİ HALİNDE, VERGİ KANUNLARI DIŞINDA SOSYAL GÜVENLİK KANUNU AÇISINDAN DA İŞLEM YAPILMALI MI?
aciklama

GERÇEK FAYDALANICININ TESPİTİ HALİNDE, VERGİ KANUNLARI DIŞINDA SOSYAL GÜVENLİK KANUNU AÇISINDAN DA İŞLEM YAPILMALI MI?

Değerli Okurlar,

        Gerçek Faydalanıcı  konusunun Sosyal Sigortalar Kanunu ile ilgisinin olup olmadığını anlatmak için öncelikle Gerçek Faydalanıcının anlamını ve  tespiti sonrası yapılacak veya yapılması gereken konuları inceledikrten sonra, Tespit edilen gerçek faydalanıcının 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu yönünden de yapılması gerekenleri incelemekte yarar olduğunu düşünüyorum.  Önce Gerçek Faydalıcının tarifinden yola çıkarsak gerçek faydalanacı = TÜzel kişi veya tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri nihai olarak kontrolünde bulunduran ya da bunlar üzerinde nihai nüfuz sahibi olan gerçek kişi veya kişileri anlatmaktadır. Konusu ise Gelirlerin/servetlerin arkasındaki gerçek isimlerin bilinmesi vergi  kaçakçılığı ile mücadele açısından büyük önem arz etmektedir. Ülkemizin de üyesi bulunduğu Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı Vergi Amaçlarına Yönelik Şeffaflık ve Bilgi Değişimi Küresel Forumu (Küresel Forum), vergi kaçakçılığıyla mücadele amacına yönelik olarak çalışmalar yürütmektedir. Bu bağlamda, Küresel Forum, faaliyetleri gereği şeffaflık ve bilgi değişimi konusunda ülkelerin uyması gereken uluslararası asgari standartlar oluşturmuş olup tüzel kişiliklerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin gerçek faydalanıcısının bilinmesi hususu standardın unsurlarından biridir. Bu konu, suç gelirlerinin aklanması ve terörizmin finansmanının önlenmesi amacıyla Mali Eylem Görev Gücü tarafından belirlenen tavsiyelerde de karşılık bulmaktadır.

Bu kapsamda, tüzel kişiler ve tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin gerçek faydalanıcı bilgisinin güncel, tam ve doğru bir şekilde tespit edilebilmesi amacıyla gerçek faydalanıcının belirlenmesine ve bildirilmesine ilişkin olarak bildirim zorunluluğu getirilen mükelleflerin kapsamı, bildirimin şekli, bildirimde bulunulacak dönem, bildirim verme zamanı, bildirimin gönderilme usulü ile uygulamaya ilişkin usul detaylı bir şekilde anlatılacaktır.  Tabiki biz burada olayın terör yönü veya terörün finans yönünden ziyade vergisel ve Sosyal Güvenlik konusunu ele almış olacağız. Bu tür olayların karşılığı daha önceleri muvazalı mükellefiyet olarak adlandırılırken yapılan bazı değişiklikler bu terimi ortadan kaldırmıştır. Eskiden bu işlemlerde gerçek mükellefin tespi amacıyla inceleme yapılmasını talep ederdik. Gerçek faydalınıcının tarifini ve bu yasanın gerçek amacını açıkladıktan sonra kimler gerçek faydalıcı bilgisi ve bildirimi verme zorunluluğundadır.

Gerçek faydalanıcı bilgisi bildirimini, bildirim verme süresinin başladığı 1/8/2021 tarihi itibarıyla faal olan (tasfiye işlemi devam edenler dâhil);

a) Kurumlar vergisi mükellefleri,

b) Kollektif şirketlerde şirketi temsile yetkili kimse veya ortak, eshamsız komandit şirketlerde komandite ortaklardan biri ve adi ortaklıklar adına en yüksek ortaklık payına sahip kişi, Türkiye’de yönetim merkezi olan veya Türkiye’de mukim yöneticisi olan yabancı ülkede kurulmuş trust ve benzeri teşekküllerin yöneticileri, mütevellileri veya temsilcileri, vermek zorundadırlar.

Ayrıca; Tedbirler Yönetmeliğinde 11/10/2006 tarihli ve 5549 Sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunun uygulanmasında yükümlü sayılan;

a) Bankalar,

b) Bankalar dışında banka kartı veya kredi kartı düzenleme yetkisini haiz kuruluşlar,

c) Kambiyo mevzuatında belirtilen yetkili müesseseler,

ç) Finansman ve faktoring şirketleri,

d) Sermaye piyasası aracı kurumları ve portföy yönetim şirketleri,

e) Ödeme kuruluşları ile elektronik para kuruluşları,

f) Yatırım ortaklıkları,

g) Sigorta, reasürans ve emeklilik şirketleri ile sigorta ve reasürans brokerleri,

ğ) Finansal kiralama şirketleri,

h) Sermaye piyasası mevzuatı çerçevesinde takas ve saklama hizmeti veren kuruluşlar,

ı) Kıymetli Madenler ve Kıymetli Taşlar Piyasasına ilişkin saklama hizmeti ile sınırlı olmak üzere Borsa İstanbul Anonim Şirketi,

i) Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi ile kargo şirketleri,

j) Varlık yönetim şirketleri,

k) Kıymetli maden, taş veya mücevher alım satımı yapanlar ile bu işlemlere aracılık edenler,

l) Cumhuriyet altın sikkeleri ile Cumhuriyet ziynet altınlarını basma faaliyeti ile sınırlı olmak üzere Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü,

m) Kıymetli madenler aracı kuruluşları,

n) Ticaret amacıyla taşınmaz alım satımıyla uğraşanlar ile bu işlemlere aracılık edenler,

o) İş makineleri dâhil her türlü deniz, hava ve kara nakil vasıtalarının alım satımı ile uğraşanlar ile bu işlemlere aracılık edenler,

ö) Tarihi eser, antika ve sanat eseri alım satımı ile uğraşanlar veya bunların müzayedeciliğini yapanlar,

p) Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü, Türkiye Jokey Kulübü ve Spor Toto Teşkilat Başkanlığı dâhil talih ve bahis oyunları alanında faaliyet gösterenler,

r) Spor kulüpleri,

s) Noterler,

ş) Savunma hakkı bakımından diğer kanun hükümlerine aykırı olmamak ve 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 35 inci maddesinin birinci fıkrası ile alternatif uyuşmazlık çözüm yolları kapsamında ifa edilen mesleki çalışmalar nedeniyle edinilen bilgiler hariç olmak üzere; taşınmaz alım satımı, sınırlı ayni hak kurulması ve kaldırılması, şirket, vakıf ve dernek kurulması, birleştirilmesi ile bunların idaresi, devredilmesi ve tasfiyesi işlerine ilişkin finansal işlemlerin gerçekleştirilmesi, banka, menkul kıymet ve her türlü hesaplar ile bu hesaplarda yer alan varlıkların idaresi işleriyle sınırlı olmak üzere serbest avukatlar,

t) Bir işverene bağlı olmaksızın çalışan serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirler,

u) Finansal piyasalarda denetim yapmakla yetkili bağımsız denetim kuruluşları,

ü) Kripto varlık hizmet sağlayıcılar,

v) Tasarruf finansman şirketleri,

ile bunların şube, acente, temsilci ve ticari vekilleri ile benzeri bağlı birimleri Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından talep edildiğinde müşterileri tarafından gerçekleştirilen işlemlerin gerçek faydalanıcı bilgisini Başkanlığa bildirmek zorundadır.

Merkezi yurtdışında bulunan yükümlünün şube, acente, temsilci ve ticari vekilleri ile benzeri bağlı birimleri Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından talep edildiğinde müşterileri tarafından gerçekleştirilen işlemlerin gerçek faydalanıcı bilgisini Başkanlığa bildirmek zorundadır.

Gerçek faydalanıcının belirlenmesi

Tüzel kişilerde;

a) Tüzel kişiliğin yüzde yirmi beşi aşan hissesine sahip gerçek kişi ortakları,

b) Tüzel kişiliğin yüzde yirmi beşi aşan hissesine sahip gerçek kişi ortağının gerçek faydalanıcı olmadığından şüphelenilmesi veya bu oranda hisseye sahip gerçek kişi ortak bulunmaması durumunda, tüzel kişiliği nihai olarak kontrolünde bulunduran gerçek kişi ya da kişiler,

c) (a) ve (b) bentleri kapsamında gerçek faydalanıcının tespit edilemediği durumlarda, en üst düzey icra yetkisine sahip gerçek kişi ya da kişiler,

gerçek faydalanıcı olarak kabul edilerek bildirime konu edilir.

Tedbirler Yönetmeliğinin 12 nci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen tüzel kişiliği olmayan iş ortaklıkları gibi teşekküllerde;

a) Tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri nihai olarak kontrolünde bulunduran gerçek kişi ya da kişiler,

b) (a) bendi kapsamında gerçek faydalanıcının tespit edilememesi halinde tüzel kişiliği olmayan teşekkül nezdinde en üst düzeyde icra yetkisine sahip gerçek kişi ya da kişiler,

üst düzey yönetici sıfatıyla gerçek faydalanıcı olarak kabul edilir ve bildirime konu edilir.

Trust ve benzeri teşekküllerde; kurucular, mütevelli, yönetici, denetçi veya faydalanıcı sıfatını haiz olanlar ya da bu teşekküller üzerinde nüfuz sahibi olanlar gerçek faydalanıcı olarak kabul edilerek bildirime konu edilir.denilmektedir. Burada Tursut’un anlamı ise Trust: Bir malvarlığının belirli bir lehtar ya da lehtar grubunun yararlanması için, malvarlığının maliki olan sözleşme kurucusu tarafından, söz konusu malvarlığının yönetimi, kullanımı ya da sözleşmede belirtilen diğer tasarruflarda bulunulması amacıyla sözleşmeyi icra eden bir mütevellinin kontrolüne bırakılmasını hüküm altına alan hukuki ilişkiyi ifade etmektedir.

 

Bildirimin dönemi ve verilme zamanı

       (1) Bildirim yapma yükümlülüğü getirilen kurumlar vergisi mükellefleri, gerçek faydalanıcı bilgisini geçici vergi beyannameleri ve yıllık kurumlar vergisi beyannamesi ekinde bildirmek zorundadır.

        (2) Kurumlar vergisi mükellefleri dışında kalan diğer mükellefler ile diğer kişiler gerçek faydalanıcı bilgisini her yılın Ağustos ayı sonuna kadar Gelir İdaresi Başkanlığına bir form ile elektronik ortamda bildirmek zorundadır.

       (3) Birinci ve ikinci fıkrada belirtilenlerin yeni mükellefiyet tesis ettirmesi veya daha önce bildirime ekledikleri bilgilerde değişiklik olması halinde, yeni mükellefiyet tesisini veya bilgi değişikliğini, bunların gerçekleştiği tarihi takip eden bir ay içerisinde bildirmeleri gerekmektedir.

Bildirimin şekli

(1) Kurumlar vergisi mükellefleri yıllık ve geçici vergi beyannamelerinin ekinde, kurumlar vergisi mükellefleri dışında kalan mükellefler ile bildirim yapması gereken diğer kişiler ise dördüncü fıkrada belirtilen bildirim formu ile bildirim yaparlar.

(2) Bildirim yapma yükümlülüğü getirilen kurumlar vergisi mükellefleri söz konusu beyannameler aracılığıyla; gerçek faydalanıcıların adı, soyadı, vatandaşlıkları, kimlik numaraları ve adresleri, varsa telefon, faks ve elektronik posta bilgileri ile gerçek faydalanıcılığın sebebini bildirirler.

(3) Bildirim formu ile bildirim verme yükümlülüğü getirilenler, “gerçek faydalanıcıya ilişkin bildirim formu” ile gerçek faydalanıcıların adı, soyadı, vatandaşlıkları, kimlik numaraları, adresleri, varsa telefon, faks ve elektronik posta bilgileri ile gerçek faydalanıcılığın sebebini bildirirler.

(4) Kapsama giren mükellefler ve diğer kişiler tarafından bildirim; İnternet Vergi Dairesinde yer alan açıklamalara uygun şekilde elektronik ortamda İnternet Vergi Dairesi üzerinden “gerçek faydalanıcıya ilişkin bildirim formu” doldurularak verilecektir.

(5) Kapsama giren mükellefler ve diğer kişilerin bağlı bulunduğu vergi dairesinden kullanıcı kodu, parola ve şifre almaları gerekmektedir. Kağıt ortamında (elden veya posta ile) bildirim formu kabul edilmeyecektir. Bildirim formunun elektronik ortamda verilmiş sayılabilmesi için sistem üzerinden onaylama işleminin yapılması şarttır. Onaylama işlemi en geç bildirimin verilmesi gereken sürenin son günü saat 23:59’a kadar tamamlanmalıdır.

(6) Bildirimin elektronik ortamda gönderilmesi zorunlu olduğundan vergi dairesi müdürlükleri/malmüdürlükleri, bildirimi kâğıt ortamında hiçbir şekilde kabul etmeyecektir.

(7) Elektronik ortam dışında gönderilen bildirim verilmemiş sayılacaktır.

(8) “Gerçek faydalanıcıya ilişkin bildirim formu”, mükellef tarafından bizzat gönderilebileceği gibi ilgili dönemde, aracılık ve sorumluluk sözleşmesi bulunan serbest muhasebeci mali müşavir veya gelir veya kurumlar vergisi beyannamesi tasdik sözleşmesi (tam tasdik sözleşmesi) bulunan yeminli mali müşavirler aracılığıyla da gönderilebilir.

(9) Bildirimin yapılmasının ardından bildirimin hatalı veya eksik olduğunun anlaşılması durumunda bildirimin bu maddede belirtilen usullerde yeniden verilmek suretiyle düzeltilmesi gerekmektedir.

Diğer hususlar ve cezai yaptırım

Gerçek faydalanıcı bilgisi bildirimine konu edilen bilgilerin mükellefler tarafından, bildirimin verildiği tarihi takip eden takvim yılının başından itibaren 5 yıl süreyle muhafaza edilmesi gerekmektedir.

Yapılan düzenlemeler kapsamında bildirilmesi gereken bilgileri bildirmeyen, eksik veya yanıltıcı bildirimde bulunan mükellefler hakkında 213 sayılı Kanunun ilgili ceza hükümleri tatbik olunur.

Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı tarafından yapılacak araştırma, inceleme ve uluslararası bilgi değişimi ile vergi incelemesine yetkili olanlar tarafından yapılacak araştırma ve incelemeler neticesinde, 4 üncü maddede yer verilen mükellef ve diğer kişilerin gerçek faydalanıcı bilgisine ilişkin hatalı kayıtların bulunduğunun tespit edilmesi halinde, gerekli cezai işlemlerin ve sicil kayıtlarında gerekli değişikliklerin yapılabilmesi amacıyla Gelir İdaresi Başkanlığına bilgi verilir denilmektedir. 

Konu ile ilgili Bakanlıkça bu güne kadar bir işlem yapıldımı yapılmadığını  tabiki bilemeyiz. Ancak bazı tereddütlerimi de paylaşmakta yarar görüyorum. Örnek vermeye kalkarsak (a) firmasının vergi dairesi kayıtlarındaki mükellefi Osman bey görülse de yapılan bildirimler ve incelemeler sonucu aslında gerçek faydalıcının mükellefiyetin tesis tarihi olan 8 yıldan beri Ahmet bey’in tespit edildiğini düşünürsek ve dediğimiz gibi bu işlemin konusu sadece vergi yönünden incelediğimiz için geçmişe dönük Ahmet bey adına mükellefiyet tesis edilecekmidir? Mükellefiyet sekiz yıl geriye gitmesi gerektiği halde Vuk.nun 114. Maddesindeki tarh zamanaşımı göz önüne alınacak mıdır? Kayıtlarda mükellef olarak görünen Osman bey madem tespitler ve incelemeler sonunda gerçek mükellef değil o zaman onun tespit tarihine kadar vermiş olduğu beyannamelerdeki tarh edilen vergiler Vuk. 118/2 maddesine göre vergilendirme hatası kabul edilip düzeltme yoluyla terkin edilip Osman beyin ödemiş olduğu vergiler kendisine iade edilecekmidir; Yoksa Ahmet bey adına eski yıllar için tarh ettirilecek vergilere mahsubumu yapılacaktır. Bu konuda Bakanlıkça yapılan bir işlem varsa inanın bende neler yapıldığını emekli olmuş bir Maliye çalışanı olarak merak ediyorum. 

Tabiki biliyorum ki Bakanlığımız bu konuda çok hassas ve değerli İnceleme elemaları sayesinde de bu konuyu çözmüştür. Olayın vergisel yönünü kendi bilgilerim doğrultusunda belirttikten sonra olayın bir de Sgk. Kanunu açısından incelemekte yarar var diye düşünüyorum. 5510 Sayılı Kanununun 4/1b maddesine göre Hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, 

  1. Ticari Kazanç veya Serbest Meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit Usulde gelir vergisi mükellefi olanları, 2- Anonim Şirketlerin Yönetim Kurulu Üyesi olan ortakları, Sermayesi paylara bölünmüş Komandit Şirketlerin komandite ortakları, diğer Şirket ve donatma iştiraklerinin tüm ortakları 
  2. 3- Tarımsal faaliyette bulunanları 4/b kapsamında zorunlu sigortalı saymıştır. Normal bir şekilde Mükellefiyet tesis eden gerçek şahısların veya Yukarıda belirtilen ve 4/b sigortalılık statüsüne tabi olan Şirket ortaklarının zorunlu sigortalılığı 5510 sayılı kanunun 8. Maddesindeki bildirim esaslarına göre 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendinde bulunanlar hariç olmak üzere diğer alt bentleri kapsamında sigortalı sayılan kişilerden sigortalılıkları vergi mükellefiyetlerinin başladığı tarihten başlayan sigortalılar için vergi mükellefiyeti işleminin tesis tarihinden itibaren iki ayı geçmemek üzere ilgili vergi dairesince veya kendileri tarafından bildirilir denilmektedir. Bu durumda,

Yine vergisel olarak yapılan incelemeler sonucu örnek Tek kişilik (a) limited Şirketin gerçek faydalıcısının Ayşe hanım olduğunu tespit edilerek ilgili Vergi Dairesi Müdürlüğünce kuruma bildirim gönderildiğinde gerçek faydalanıcı Ayşe hanım hakkında 4/b zorunlu sigortalılığının tescilinin yapılması gerekecektir. Bu durumda 4/b kaydı olan ve yıllarca prim ödeyen sahte ortak Mehmet beyin sigortalılığı iptal edilip primleri kendisine iade mi edilecektir. Ya da Ayşe hanım o şirkette yıllarca sigortalı olarak çalışmış ise yapılan tespit sonrası zorunlu 4/b kapsamında sigortalı olması gerektiği halde kendi şirketinde 4/a kapsamında sigortalı olduğu için 5510/53 e göre 4/a kapsamındaki çalışmaları iptal miedilecektir. 

Konu epey kafa karıştırsa da mademki bu gerçek Faydalanıcın tespit hakkındaki kanun çıkarıldı yukarıdaki uygulamalarında ilgili kurumlarca hem vergi kanunları açısından hem de Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu açısından tam ve eksiksiz yerine getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Saygılarımla,