

Ölüm sigortasında yasa kaynaklı adaletsizlikler
Çağdaş sosyal güvenlik sistemleri, bireyin yaşamını olumsuz yönde etkileyen tüm riskler yerine, onun ekonomik güvencesini ilk anda sarsabilecek sosyal riskleri (mesleksel, fizyolojik ve sosyoekonomik) kapsamına almıştır. Fizyolojik risk olarak sosyal güvenlik sistemi kapsamına giren ölüm olayı, ne zaman gerçekleşeceği bilinmemekle beraber ileride gerçekleşmesi muhakkak olan bir risk olup, ölüm sigortası ile sigortalının ölümüyle geride kalan hak sahibi durumundaki eş ve çocuklarla ana ve babasının uğradığı gelir kayıplarının giderilmesi amaçlanmıştır.
2008/Ekim ayı itibarıyla yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’yla mülga edilen sosyal güvenlik yasalarında, ölüm sigortasından hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanmasında;
- 506 sayılı kanunda ölen SSK sigortalısı için her türlü borçlanma süreleri dahil en az 5 yıldan beri sigortalı olup en az 900 gün,
- 1479 sayılı kanunda ölen Bağ-Kur sigortalısı için en az 1800 gün,
- 5434 sayılı kanunda ölen Devlet memuru için en az 3600 gün,
prim ödenmiş olması şartları aranmakta idi.
5510 sayılı kanunun 32. maddesinde, ölüm sigortasından hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanması için ölen sigortalının en az 1800 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası priminin bildirilmiş olması şarttır. Bu koşul; SSK, Bağ-Kur ve devlet memurlarının tümü için geçerli olup, maddede sadece SSK sigortalılarına özgü olmak üzere, her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olanlar için de ölüm aylığı bağlanmaktadır.
Hak ve yükümlülüklerde norm ve standart birliği sağlanması iddiasıyla yürürlüğe konulan 5510 sayılı kanunda, ölüm sigortasında farklı statüler için bu standart sağlanamamıştır. Ölüm olayı ne zaman olacağı bilinmeyen ancak gerçekleşmesi mutlak olan bir risk olduğundan, statü ayrımı yapılmaksızın tüm sigortalılar için aynı koşullar aranmalıdır. Çözüm olarak 1800 gün veya borçlanmalar dahil olmak üzere en az 5 yıldan beri sigortalı olup 900 gün koşulu ile ölüm aylığı bağlanma koşullarında standart oluşturulabilir.
5510 sayılı kanunda ölüm sigortasında yine norm ve standart birliği sağlanmayan ve bu defa SSK sigortalıları aleyhine yapılan bir uygulama olan ölüm aylığının hesaplanmasında dikkate alınan aylık bağlama oranıdır.
Ölüm sigortasında, aylık bağlama oranı (ABO);
- SSK sigortalıları için 7200 güne kadar prim ödeme gün sayısı olanlar için yüzde 40, 7200 günden fazla olanlar için genel kurallar çerçevesinde her 360 gün için yüzde 2,
- Bağ-Kur’lular ve devlet memurlarında, prim ödeme gün sayısı 9000 güne kadar olanlar için yüzde 50, 9000 günden fazla olanlar için ise her 360 gün için yüzde 2, şeklinde uygulanmaktadır.
Ölüm aylığı bağlanması için en az 1800 veya 900 prim gün sayısının bulunması yeterli olduğundan, bu aylıklarda gün sayılarının genellikle çok yüksek olmadığı görülmektedir. Buna rağmen, tüm sigortalılar yönünden ölüm aylığı bağlama oranının yaşlılık sigortasındaki gün koşuluna bağlanarak kural geliştirilmesi SSK sigortalıları açısından mağduriyet yaratmıştır.
Örneğin, 2000 prim ödeme gün sayısı bulunan ve SSK sigortalısı için ölüm aylığı hesabında ABO yüzde 40 olarak dikkate alınırken, yine aynı gün sayısına sahip iken ölen BağKur sigortalısı veya devlet memuru için ölüm aylığı hesabında ABO yüzde 50 olarak dikkate alınmaktadır. Bu durum, malullük aylıklarına esas ABO’lar için de geçerli bulunmaktadır.
Netice itibarıyla, malullük ve ölüm sigortasında, aylık bağlama oranlarının, yaşlılık sigortasındaki gün koşuluyla ilişkilendirilmeden ve statü ayrımı yapılmadan 5510 sayılı kanundan önceki sosyal güvenlik yasalarında olduğu gibi tüm statüler için tek (örneğin yüzde 70 gibi) olarak belirlenmesi daha adaletli olacaktır. Bu oranın artırılması veya eksiltilmesindeki kurallar ayrıca geliştirilebilir.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/nergis-simsek/olum-sigortasinda-yasa-kaynakli-adaletsizlikler-2438341